Oğlunun anası, kocasının karısı, babasının kızı… Kadının
tanımını yapmak için hep bir erkeğe ihtiyaç duyuluyor topraklarımızda. Cinsiyetinin,
varoluşunun tanımı dahi doğru düzgün yapılmayan kadınlar olarak hayatın her
alanında ikinci plana itiliyoruz. En basit hakları dilediğince yaşamak için
mücadele etmekte; özgürlüğü için, kendisi olabilmek için, varoluşundan utanmamak için hep daha fazla
çaba sarf etmek zorunda. Dünde böyleydi bugün de böyle bu adaletsiz algı.
Kadın, gece
dışarı çıkmak istese “Ne işi var bu saatte dışarıda?”, dilediği kıyafeti giymek
istese “Şuna bak ne biçim giyinmiş aranıyor orospu” algısı yıllardır aynı, değişmiyor.
Toplumun yanlış ve eşitsiz cinsiyet algısı yüzünden, konuşurken yanlış anlaşılmamak
için kelimelerini seçerek konuşmak zorunda, evine gitmek için geç saatlere
kaldığında iğrenç bakışlara maruz kalmak zorunda, erkekler tahrik olmasın diye
kıyafetlerini derli toplu seçmek zorunda hatta attığı kahkaha bile yanlış
algılanmasın diye içinden gelen mutluluk yansıması olan kahkahayı saklamak
zorunda.
En temel insan
haklarını yaşamak için bile bu denli sıkıntı çekmek yetmiyor her gün iş/okul
çıkışı evine korkarak yürüyor, gönül rahatlığıyla kulaklığıyla müzik bile
dinleyemiyor yürürken, iğrenç laflara, küfürlere bakışlara maruz kalıyor bazen
şiddet görüyor, işkence görüyor yetmiyor taciz/tecavüz ediliyor o da yetmiyor
korkunç şekillerde öldürülüyor. Bunların hiçbirini hak etmediği halde üstüne
bir de bunlar onun suçu gibi suçlanıyor, hak etmişti deniyor.
Faili/katili/suçlusu her neyse saçma sapan hallerden indirim alıp elini kolunu
sallayarak devam ediyor hayatına. Yaşanan tüm bu kadını değersizleştiren
olaylar kadınları doğuştan suçlu kılmaya yetiyor bu ülkede.
Bu yazdıklarımı
verilerle desteklemek gerekirse;
-Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan Cinsiyet Raporu’na
göre Türkiye son 10 yılda 20 basamak geriledi. Kadın –erkek eşitliğinde 142
ülke arasında 125.sırada yer alıyor.(Tunus 123. ,Bahreyn 124. sırada)
-Son 13 yılda (2002-2015) 5406 kadın cinayete kurban gitti.
-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre
Türkiye’de yaşayan her 2 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz
kalıyor.
-Yaşadıkları şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı % 48.5
Bu basit bir kaç veri bile açıkça gösteriyor ki kadınlar cinsiyetleri
nedeniyle ayrımcılığa uğruyor. Daha
zengin, daha güçlü, daha özgür, daha adaletli ve daha yaşanılabilir Türkiye
hayali dinliyoruz hep politikacılardan. Lakin hep unutulan bir şey var; “Bir ülkenin yarısı ayaklarından toprağa zincirlendikçe
geri kalanı göklere yükselemez.” Tüm bu hayalleri gerçekleştirmenin yolu
öncelikle ve muhakkak olarak toplumun bel kemiğini oluşturan kadınların
haklarını teslim etmekten geçiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder