İdam ve kimyasal hadım suçların önlenmesinde bir çözüm mü?

Acı haberlerin ardı ardına gündeme gelmesiyle "idam cezası" ve "kimyasal hadım (kastrasyon)" konuları tekrar tartışılmaya başlandı. Özgecan, Irmak, Başak ve Leyla... İsmini unuttuğum daha bir çok can.. her defasında yüreğimiz acıyor, kızıyoruz, öfkemiz kabarıyor lanet okuyup küfürler ediyoruz, intikam istiyoruz. Sonra öfkemiz sönüyor, sakinleşiyoruz, yavaş yavaş da unutuyoruz. Alışıyoruz ta ki yeni bir hikaye yeni bir isim yeni bir fotoğraf yüzümüze çarpıncaya kadar.

Böyle olmamalı, bu çirkin olaylar tekerrür etmemeli. Çözüm bulmalıyız, yapılacak çok şey var kuşkusuz. İlk akla gelenlerse idam ve kimyasal hadım. Toplum olarak ikiye bölündük bu cezalar gelsin diyenler, insan haklarına aykırı diyenler. Ne yazık ki yine yanlış bölündük. İlk akla gelen suçla mücadele araçları ikisi de olmamalıydı, en kolay yol seçilmemeliydi. Sahiden idam koruyacak mı kaçırılan, tecavüz edilen sonra da öldürülüp bir kenara atılan çocuklarımızı, kadınlarımızı?



İdam cezası devletin, suçun karşılığı olarak suçlunun hayatına son vermesidir. Şu anda 58 ülkede halen idam cezası uygulanmaktadır. İdam cezası en yaygın olarak Asya'da kullanılmaktadır, infazların %90' ı Asya kıtasında gerçekleşmektedir.

Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi'nin 2. maddesi gereği idam cezası kullanımı yasaktır. Buna istinaden Türkiye'de ölüm cezası 1984'ten beri uygulanmamakta, 2004'ten beri hukuk siteminde mevcut bulunmamaktadır.

İdam cezası uygulandığı çoğu yerde, önceden tasarlanmış cinayet, casusluk, vatana ihanet veya askeri adalet kapsamındaki suçlar için kullanılır. Avrupa'da bir tek Belarus'ta uygulanır. Uluslararası AF Örgütü verilerine göre dünyada da en çok kişinin idam edildiği ülkeler İran, Çin,  Pakistan, Suudi Arabistan, ABD, Irak, İran. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki idam cezasının olduğu ülkelerde tecavüz ve cinsel şiddet suçlarında azalma olmuyor. Bu ülkelerde tecavüz olaylarının yaygın olması gösteriyor ki idam cezası caydırıcı bir nitelik teşkil etmemektedir.


Kimyasal hadım yönteminde çeşitli kimyasallar kullanılarak yapılan hadım etme işleminde mahkumlara belirli aralıklarla ilaç veriliyor. Haplar ve iğneler sayesinde suçlunun testosteron hormonu azaltılıyor ve cinsel isteği ortadan kaldırılıyor.

Hadım cezası istemek "tecavüz ve cinsel saldırı suçlarının temeline erkeklerin cinsel haz arzusunu" oturtmaktır, "Erkekler kendilerini tutamaz, hastalıklı sapık erkeklerin bedenlerine devlet eliyle müdehale edilmesi gerek" demektir. Cinsiyet eşitsizliği, kadın haklarının ihlali, aile ve okullarda cinsel eğitimin yetersizliğine odaklamamız gerekiyor. Uygulandığı sürece etkili olan ve cezası bitince eski haline dönecek olan bireyler için kimyasal hadım yönteminin suçların engellenmesinde etkili olmayacağı ne yazık ki yüksel bir ihtimal.

Tecavüz ve istismar olaylarının artmasıyla toplumdan yükselen "idam cezası " ve "kimyasal hadım" talepleri suçu bireyselleştirir. Gerçek sorunları, adaletsizlikleri görünmez kılar. Devletin toplumsal temelleri değiştirmesi için politika üretmesi gerektiğini göz ardı eder. Linç ve şiddet kültürünü besler, idam/hadım gibi insanlık dışı cezaların uygulanması aslında toplumsal olan bir sorunun bireyselleşmesine neden olur.

Şiddete karşı mücadeleyi suç-ceza  ikilemine indirgeyip sıkıştırmak asıl sorun olan ataerkil sistemi, toplumsal cinsiyet anlamında nitelikli politikaların eksikliğini ve devletin sorumluluğunu perdeler.

Çocuklara, hayvanlara, kadınlara yönelik her türlü şiddet eşitsizlige dayalı toplum yapısının ve caydırıcı niteliği olmayan hukuk sisteminin bir parçasıdır. Politik bir meseledir, bu suçlarla mücadele "intikam"la olmaz, eğitimle toplumsal bir dönüşümle olur.


Yorumlar

Popüler Yayınlar